Konuyu araştırırken Satılmış türevinde birçok isimle de karşılaştık. Özellikle kız versiyonu olan “Satı” da bu isimle aynı anlama sahip. Ancak bu, Anadolu’da pek bilinen bir şey değil; insanlar babaanne, dedelerinin isimlerini aldıkları için koyulan isme de pek takılmamışlar.
Kimse çocuğunun kötü olmasını istemez diye düşünüyoruz elbette, tabii ki istemez istemesine de nereden geldi öyleyse bu Satılar, Satılmışlar?
Anadolu’da çok eskiden doğumlar doğal yollarla gerçekleşiyordu.
Hastane gibi bir imkanın bulunmadığı bu dönemlerde, elbette hastalıklara hemen müdahale edilemiyordu. Doğal ortamda doğan ortalama her 4-5 bebekten birisi ölüyordu. Art arda çocuk kaybeden aileler, bunun lanetli bir durum olduğunu ve kötü bir güç tarafından yapıldığına inanıyorlarmış. Yani bir tür Şamanizm ritüeli.
Kötü gücün, doğan çocuğu öldüreceğinden doğan inanç, çocuğun başka bir evde büyümesine neden oluyormuş. Başkasının evinde büyütülen çocuğun kötü ruhlardan arındığı ve bu şekilde hayatta kaldığı düşünülürmüş. Bu çocuk, çok sonra anne ve babası tarafından satın alınır, kendisine de “Satılmış, Satılgan, Satı, Satıvaldı, Satındı, Satkın” gibi isimler verilirmiş.
İnanışa bakılırsa yer altında var olan kötü bir ruh, çocukları çalmakta ve satmaktadır.
Çocuklarının ölmesini istemeyen aileler, çocuklarına bu gibi isimleri vermekten de geri durmamışlar. Bu da bir gelenek halini almış. Bugün bazı yörelerde, hâlâ çocuğu olmayan kişiler, bir su başında ulu bir ağaç altında dilek dilerler, çocukların buralarda satıldığına inanırlar. Bir nevi ibadet olan bu ritüel sonrasında, şans eseri çocuğu olanlar da yine aynı şekilde çocuğa “Satılmış” ve “Satı” ismini verirler. Bu uygulamanın Amasya’da oldukça yaygın olduğu biliniyor.
Bunun bir başka örneği de “Yaşar” isminde saklı.
Bu ismin de verilme hikâyesi hemen hemen aynı. Anadolu’da hastalıklardan ölen çocuklarından dolayı bir sonraki doğan bebeğe “Yaşar” isminin verilmesi, ailenin bebeğin hayatta kalmasını sağlayacağını düşündükleri bir nevi ritüeldir.
Sözün özü, belki görüldüğünde dalga geçilen “Satılmış” ve türevi isimler, aslında ailelerin yegâne evlatlarını kaybetmemek uğruna yaptıkları bir uygulamaydı. Eskiden şartlar günümüzdeki gibi olmadığı için doğan çocuklar hayata tutunmakta zorlanıyordu. Bu yüzden bu tür isimlere umut bağlamak, o dönemin psikolojisi açısından hiç de yadsınamaz.